-
1 alçak
1) ( yüksek karşıtı) niedrig\alçak sandalye ein niedriger Stuhl\alçak tavan eine niedrige Zimmerdecke\alçak tavanlı bir oda ein niedriges Zimmer2) ( yüksek olmayan) tief3) ( kısa) kurz
См. также в других словарях:
alçak — sf., ğı 1) Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı Alçak tavanlı bir oda. 2) Aşağı olan, yüksek olmayan (yer) 3) Kısa (boy) Alçak boylu bir adam. 4) mec. Bile bile en kötü, en ahlaksızca davranışlarda bulunan, aşağılık, soysuz, namert, rezil,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak — sf., ğı 1) Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı Yorganın altında sıcak göz yaşları dökerek gecelerce beklemişti. O. Kemal 2) Isısı yüksek olan, çok ısınmış Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
batı — is. 1) Yeryüzündeki başlıca dört yönden güneşin battığı yön, günindi, garp, doğu karşıtı En batıda sarı, iki yüksek tepeli bir dağ. H. E. Adıvar 2) Bulunulan yere göre güneşin battığı yönde olan bölge, garp 3) gök b. Güneşin 22 Martta ve 23… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boy — 1. is., top. b. Ortak bir atadan türediklerine inanılan toplumsal ve ekonomik ilişkilerinde anaerkil, ataerkil anlayışı uygulayan geleneksel topluluk, kabile, klan Türk boyları birbirlerini kardeş tanıyorlar. O. S. Orhon Birleşik Sözler boy beyi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
inmek — den, er 1) Yüksekten veya yukarıdan aşağıya doğru gelmek, çıkmak karşıtı 2) Bir taşıt veya binek hayvanından yere basmak Tramvayın ön tarafından hızla inerken, arkasından bir sesin bağırdığını gördü. P. Safa 3) Dağ, tepe vb. yüksek bir yerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pahalı — sf. Fiyatı yüksek olan, ucuz karşıtı Birleşik Sözler ucuz pahalı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
tavan — is. 1) Bir yapının, kapalı bir yerin üst bölümünü oluşturan düz ve yatay yüzey, taban karşıtı Başını kaldırdı, dumanı otobüsün tavanına üfledi. H. Taner 2) mec. Bir şeyi değerlendirmede kabul edilen en yüksek seviye veya fiyat Yükseköğrenim… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ucuz — sf. 1) Fiyatı yüksek olmayan, pahası az, düşük fiyatlı, pahalı karşıtı Geceleri tiyatroların önünde saatlerce bekleyerek ucuz yerlere yerleşirdik. Y. K. Beyatlı 2) mec. Az emekle elde edilen Biletçi teşekkür etmekten, ben de bu kadar ucuz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük